top of page

Sav

Sav, İslamiyet öncesi Türk edebiyatında atasözünün karşılığıdır. Bir düşünceyi, bir deneyimi, bir öğüdü, en az sözcükle kısaca anlatan kalıplardır. Biçim olarak bir düz yazı tümcesi veya bir şiir dizesi gibi olabilirler. İslamiyet öncesi Türk edebiyatına ait savların kimileri küçük ses değişiklikleriyle, Türkçede bugün de yaşamaktadır. İslamiyet öncesi Türk edebiyatına ait en güzel savları XI. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud’un yazdığı Divânü Lûgati’t Türk adlı eserde görüyoruz.

Örnekler:

Aç ne yimes tok ne times (Aç ne yemez tok ne demez.)

İt ısırmas at tepmes time(İt ısırmaz at tepmez, deme.)

Biş erngek tüz ermes(Beş parmak düz (bir) olmaz.)

Yılan kendü egrisin bilmes, tevi boynun egri tir (Yılan kendi eğrisini bilmez, deve boynun eğri,” der.)

Ot tese ağız köymez (Ateş demekle ağız yanmaz.)

Suw bermeske süt ber (Su vermeyene süt ver.

Öküz adakı bolgınca buzağı başı bolsa yeğ (Öküz ayağı olmaktan buzağı başı olmak iyidir.)

Ağılda oglag togsa arıkta otı öner (Ağılda oğlak doğsa, ırmakta otu biter.)

Ermegüge bulıt yük bolır (Tembele bulut yük olur)

Teve silkinse eşgekke yük çıkar (Deve silkinse eşeğe yük çıkar.)

Yir basruku tag, budun basrıku beg (Toprağın dengesini dağlar, ulusun düzenini beyler sağlar.)

Tay atasa at tınur; oğul eredse baba dinlenür (Tay yetişirse at dinlenir; oğul erleşirse baba dinlenir.)

Comments


bottom of page