Bireyin İç Dünyasını Temel Alan Eserler
Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerin özellikleri şunlardır:
Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlar insan gerçekliğini farklı bir bakışla anlatmak, modern hayatın insan üzerindeki etkilerini tespit etmek için psikoloji, psikoanalitik (psikoanaliz) gibi bilimlerden ve dolayısıyla Freud’un görüşlerinden faydalanmışlardır.
Yazarlar, bireyin iç dünyasını anlatmak için, düş analizi (bireyin gördüğü rüyayı içerik olarak çözümlemek) ve bilinç akışı (insanın zihninden geçirdiklerini, çağrışımları, sınır koymadan, doğrudan peş peşe anlatmak) yolarından yararlanmışlardır.
Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde; bunalım, yabancılaşma, bireyin toplumla hesaplaşması, yalnızlık, sıkıntı, bilinçaltı, bireysel sorgulamalar, evrenin düzeni gibi konular ele alınır.
Mekân, olay ve zaman bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde birey üzerindeki etkisiyle birlikte verilirken, toplumcu gerçekçi eserlerde toplumun sorunlarını, sınıflar arasındaki farklılıkları vermek için bir araç olarak kullanılır.
Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde çağrışımlara açık sanatsal bir üslupla ruh tahlillerine; toplumcu gerçekçi eserlerde halkın günlük konuşma diline, yerel söyleyişlere, açık ve sade bir anlatıma yer verilir.
Bireyi sosyal (toplumsal) yönüyle değil psikolojik (ruhsal) yönüyle ele alıp anlatmışlardır. Cumhuriyet Dönemi edebiyatında bazı sanatçılar da bireyin iç dünyasını (psikolojisini, ruhsal durumunu) anlatmayı amaçlamış bu doğrultuda önemli eserler vermişlerdir.
Bireyin psikolojisini yansıtmayı amaçlayan yazarlar, her şeyden önce eserlerinde olay örgüsünü insana özgü bir gerçekliği anlatmak için oluşturmuşlardır. Bu yazarlar, insan gerçekliğini farklı yönlerden anlatma gayreti içine girmişler; olaylardan ve insanlardan hareketle bireyin psikolojisini aktarmaya çalışmışlardır.
Bu yazarlar, insanın topluma yabancılaşmasının nedenlerini sosyo-ekonomik unsurlarda değil bireyin iç dünyasında aramışlardır. Bu yüzden olay örgüsünü önemsememişler, merak unsurunu ikinci plana atmışlar ve tamamen insanın iç dünyasını ve içsel çatışmalarını gerçekçi tasvirlerle ortaya koymaya çalışmışlardır. İnsan gerçekçiliğinin farklı yönleri ele alınmıştır.
Çehov tarzı hikâyeler yazmışlardır.
Birey kavramından yola çıkarak bireysel çözümlemeler yapmışlardır.
Bireyin bunalım, sıkıntı, yabancılaşma ve yalnızlıklarını ele almışlardır.
Bireydeki psikolojik unsurların birey üzerindeki etkilerini anlatmışlardır.
Psikoloji ve psikiyatriden faydalanmışlar; çağrışımlara açık, sanatlı bir dille ruh tahlillerine/çözümlemelerine yer vermişlerdir.
Ruhî bunalım, yabancılaşma, yalnızlık, toplumla hesaplaşma, kendini sorgulama, bilinçaltı, kozmik alem, iç sıkıntısı, ruhi bunalım gibi konuları ele almışlardır.
Eserlerinde özellikle iç konuşma, bilinç akımı gibi teknikleri kullanmışlardır.
Peyami Safa hemen hemen bütün romanlarında, A. Hamdi Tanpınar Huzur'da, Tarık Buğra Küçük Ağa'da, İbiş'in Rüyası'nda, Mustafa Kutlu öykülerinde ruh çözümlemelerine geniş yer vermiştir.
Bu anlayışta olan yazarların önemlileri şunlardır:
Peyami Safa,
Ahmet Hamdi Tanpınar,
Tarık Buğra,
Samiha Ayverdi,
Abdülhak Şinasi Hisar,
Mustafa Kutlu,
Abdulhak Şinasi Hisar,
Commentaires