Dinî Tasavvufi Halk Edebiyatı Genel Özellikleri
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi: Dinî Tasavvufi Halk Edebiyatı Genel Özellikleri
Kısaca Dinî Tasavvufî Edebiyat:
İslamiyet’in kabulünden kısa bir süre sonra ortaya çıkan tasavvuf, özellikle tarikatlar ve tekkeler aracılığıyla İslam dünyasındaki etkisini uzun süre devam ettirmiştir.
Tasavvufla uğraşan, tasavvuf ehli kişiler için mutasavvıf ve sufi kelimeleri kullanılmaktadır.
Edebiyatta geniş bir kullanım alanına sahip olan tasavvuf, eserlerin hem içeriğinde (özellikle sebki- hindî akımı doğrultusunda verilen eserlerde) hem de dil özelliklerinde görülmektedir.
Hoca Ahmed Yesevî ile başlayan tasavvuf hareketi, yüzyıllar içerisinde yayılarak devam etmiştir. Yesevî’den sonra Hacı Bektaş Veli, Mevlânâ, Ahmed Fakih, Yunus Emre, Nâilî, Şeyh Gâlip gibi pek çok isim tasavvuf içerikli eserler vermişlerdir.
Dinî-tasavvufi halk edebiyatı tekkeler çevresinde gelişmiş olup bu anlayışla verilen eserlerde öğreticilik esastır. Bu nedenle verilen ürünlerde estetik zevk arka planda kalmış, öğreticilik ön plana çıkmıştır.
Şairler son dörtlükte mahlasını veya adını söylerler.
Öğretmek amacıyla yazdıkları bu eserlerde sade, halkın anlayacağı bir dil kullanmışlardır.
Bazı mutasavvıf şairler şiirlerinde mecazlı, sembolik söyleyişlere de yer vermişlerdir.
Eskiden beri şiirlerde bahsedilen sevgili ve sevgiliye ait güzellik unsurları, şarap, meyhane gibi kavramlar tasavvufta özel bir anlam kazanarak ifade edilmiştir.
Tasavvuf Şiiri
Eser veren kişiler şeyhler ve dervişlerdir. Şeyhler yol gösteren kişiler, dervişler ise şeyhlerin öğrencileridir.
Konu: Allah sevgisi ve ona aşkla ulaşma duygusudur.
Tekke: Bu edebiyatın oluştuğu yerdir. Burada bir lokma bir hırka anlayışı vardır.
12 yy’ da Hoca Ahmet Yesevi ile Orta Asya’da başlamıştır.
Dil sade ancak Arapça ve Farsça yazanlar da vardır.
Nazım birimi dörtlüktür. Divan Edebiyatı’nın etkisiyle beyitler de karşımıza çıkar.
Ölçü, hece ölçüsüdür. Âruz ölçüsü de kullanılmıştır.
Nazım Türleri
İlahi: Allah’ı övmek ve Allah’a yalvarmak amacıyla yazılır.
Nefes: Saz eşliğinde makamla daha canlı söylenen ilahilerdir. Bektaşi törenlerinde söylenir.
Nutuk: Tarikata yeni giren birisine tarikat adabını öğretmek amacıyla yazılır.
Devriye: Her şey Allah’tan gelir ve Allah’a döner bu bir devirdir. Buna Devir Kuramı denir. Yaradılış sürecini ele alır.
Şathiye: Duygulardan alaycı bir dille söz eden bir türdür.
İlahi Nazım Türünün Özellikleri
İlahiler; mutasavvıf şairler tarafından dinî konularda, Allah’ı övmek ve Allah’a yalvarmak amacıyla oluşturulan, kendine özgü bir ezgiyle söylenen şiirlerdir.
Bu yönüyle divan edebiyatındaki tevhitlere ve münacatlara benzer. İlahiler, hem hece ölçüsüyle hem de aruz ölçüsüyle oluşturulur.
Aruzla yazılanlar gazel şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Heceyle yazılanlar ise dörtlükler hâlinde kurulmuş ve koşma gibi kafiyelenmiştir.
İlahiler farklı tarikatlarda farklı isimlerle anılmıştır: İlahi yerine Mevlevîler âyin, Bektaşiler nefes, Yesevîler hikmet adlarını kullanmışlardır. Farklı sanatçılar tarafından ilahiler yazılmış olsa da ilahi denilince akla ilk gelen isim Yunus Emre’dir. Bugün bile pek çok ilahisi dinî törenlerde ezgili söylenmektedir. Tasavvuf, hem halk edebiyatında hem de divan edebiyatında geniş bir konu olarak işlenmiştir.
Nefes Nazım Türünün Özellikleri
Nefeslerde genellikle samimi, akıcı bir dil kullanılır. Ancak genel anlamıyla tasavvufi eserler alegorik (sembolik) bir anlatıma sahiptir.
Kafiye düzeni daha çok, koşmaya benzeyen nefesler; 7’li, 8’li veya 11’li hece ölçüsüyle söylenir. Ancak aruz ölçüsüyle yazılanları da vardır.
Nefeslerde dörtlük sayısı 3-7 arasında değişmektedir.
Tasavvuf konusu divan edebiyatında gazel, mesnevi, rubai, kıt’a gibi pek çok nazım biçiminde işlenmiştir.
Halk edebiyatında dinî-tasavvufi halk edebiyatı veya tekke edebiyatı adıyla ayrı bir kol olarak gelişmiştir.
Bu kolda ilahi ve nefesten başka devriye, nutuk, şathiye adıyla anılan şiirler de vardır. Bu şiirler içerisinde devir esasını (Allah’tan gelip Allah’a dönmek) konu edinenler devriye, tarikata yeni giren birisine tarikat adabını öğretmek amacıyla kaleme alınanlar nutuk, bir düşünce veya duyguyu iğneleyici ve alaycı bir dille söz eder gibi yazılanlar da şathiye olarak adlandırılmaktadır.
Comments