Divan Şiirinin Temel Özellikleri
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi: Divan Şiirinin Temel Özellikleri
Divan edebiyatı, XIII. yüzyılda Hoca Dehhani ile başlayıp XIX. yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiştir. Saray edebiyatı, klasik edebiyat, yüksek zümre edebiyatı gibi değişik adlarla anılan bu edebiyat için en yaygın kullanılan isim divan edebiyatıdır.
Geleneğin belirlediği bu kurallar şunlardır:
Ölçüsü “aruz”dur.
Dil; Arapça, Farsça, Türkçeden oluşan Osmanlı Türkçesi’dir.
Şiirde uyak tam ve zengin uyaktır.
Şiir başlığı yoktur. Şiirler, nazım biçimlerine göre adlandırılır.
Duygu ve düşünceler kalıplaşmış mazmunlarla anlatılır.
Anlatılandan ziyade, anlatış biçimi ön plana çıkar.
Soyut bir edebiyattır. İnsan ve doğa gerçekte olduğundan farklı aktarılmıştır.
Medrese kültürüyle yetişen şairler, aydın zümre edebiyatını oluşturmuştur.
Edebî Sanatlara yer verilmiştir. Sanat sanat içindir anlayışı vardır.
Şiirde genellikle din, aşk, sevgili konuları ele alınmıştır.
Nazım ön plana alınmış, nesre daha az yer verilmiştir.
Nesir türü olarak tezkire (biyografik eser), münşeât (mektuplar), tarihler, dini metinler ve nasihatnameler yazılmıştır.
13. yüzyılda gelişmeye başlamış 16. ve 17. yüzyıllarda en olgun dönemini yaşamış, 19. yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür.
Arapça-Farsça kelime ve tamlamaların sıkça kullanılır.
Ağır, sanatlı, süslü söyleyişlere yer verilir.
Mazmun adı verilen kalıplaşmış sözler bulunur.
Soyut konular daha çok işlenir ve bütün güzelliği yerine parça güzelliğinin esas alınır.
Nazım birimi olarak beyit ve bentler kullanılır.
Aruz ölçüsünün kullanılması da bu şiir geleneğinin önemli özellikleri arasındadır.
Divan şiirinin vazgeçilmez temalarından biri olan aşk, basit bir duygudan hastalık derecesine varan alışkanlık ve tutkulara kadar çeşitli boyutlarda işlenmiştir. Ancak divan şiiri zihniyetine göre bu durum, âşık için utanılacak bir şey değil aksine onu yücelten bir durumdur.
Bütün divan şairleri, geleneğin belirlediği bu kurallara uymuşlar, ortak söz varlığının dışına çıkmamışlardır. Hoca Dehhani ile başlayan bu geleneğin en tanınmış sanatçılarının bazıları şunlardır:
13. yüzyıl: Hoca Dehhani, Ahmet Fakih, Şeyyad Hamza, Sultan Veled, Seyyid Nesimi, Gülşehri…
14. yüzyıl: Ahmedî, Aşık Paşa, Kadı Burhaneddin, Hoca Mesut…
15. yüzyıl: Ali Şîr Nevaî, Şeyhî, Ahmet Paşa, Süleyman Çelebi, Sinan Paşa, Hamdullah Hamdi, Mercimek Ahmet…
16. yüzyıl: Fuzûlî, Baki, Bağdatlı Ruhi, Zati, Hayali, Taşlıcalı Yahya, Sehi Bey, Latifî…
17. yüzyıl: Nef’î, Nabî, Şeyhülislam Yahya, Naili, Neşati, Nergisi, Veysi, Evliya Çelebi…
18. yüzyıl: Nedim, Şeyh Galip, Sümbülzade Vehbi, Enderunlu Fazıl…
19. yüzyıl: Fitnat Hanım, Enderunlu Vasıf, Yenişehirli Avnî, İzzet Molla, Akif Paşa…
Şeyh Gâlip, divan şiirinin son büyük temsilcisi olması yönüyle Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir.
Divan şiirinde sıkça kullanılan nazım biçimleri: gazel, kaside, mesnevi, murabba, muhammes, terkib-i bent, terc-i bent, şarkı, kıt’a, rubai, ve tuyuğdur.
Gazel
Gazel, Türk edebiyatına Arap edebiyatından geçmiştir. Divan şairlerinin en çok kullandığı nazım biçimi olan gazel, beyitlerle kurulur.
Genellikle sevgi, aşk, güzellik, kadın ve eğlence konuları işlenir. (Düşünceye yönelik felsefî ve öğretici konuları işleyenleri de vardır.)
En az 5 en çok 15 beyitten oluşur.
Gazelin ilk beyitine matla, ikinci beyitine hüsn-i matla; son beyitine ise makta adı verilir.
Maktadan bir önceki beyite ise hüsn-i makta denilmektedir.
Şairin mahlasının bulunduğu beyite mahlas beyit adı verilir.
Mahlas beyitine taç beyit de denilir. Mahlas, genellikle gazelin son beytinde yer alır.
Gazelin en güzel beyiti beytül-gazel ya da şâh-beyit olarak adlandırılır. Bu beyit gazelin herhangi bir yerinde bulunabilir.
Gazel, Türk edebiyatına Arap edebiyatından geçmiştir.
Gazelin kafiye düzeni:
---- a ----b ----c
---- a ----a ----a… şeklindedir.
Konu bakımından halk şiirindeki koşma nazım şekline benzer.
Beyitler arasında anlam birliği bulunan gazellere yek-âhenk gazel denir. Bütün beyitleri aynı güçte, değerde ve güzellikte olan gazellere ise yek-âvâz gazel denir.
En ünlü gazel şairlerimiz: Fuzûlî, Bâkî, Naîlî ve Nedim’dir.
Divan Şiirinde Kullanılan Kalıplaşmış İfadeler (Mazmun Ve Benzetmeler)
Boy; Elif, fidan, kamet, servidir.
Yüz; Ay, güneş, şemsdir.
Saç; Dam, kement, perişan, yılan, zincir, zülüftür.
Koku; Amber, menekşe, misk, sümbüldür.
Kaş; Hilal, keman, yaydır.
Göz; Ahu, kâfir, mahmur, nergistir.
Kirpik; Oktur.
Yanak; Gül, güneş, laledir.
Ağız-Dudak; Lal, yakut, mercan, gonca, nokta, ruhtur.
Diş; Dür, güher, incidir.
Sevgili; Ay, büt, güneş, melek, peri, sanem, sultandır.
Gül; aşık olunan, ma’şuk, Leyla
Bülbül ise aşık olan, Mecnun’dur.
Kaside
Kasideler, din veya devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılır. Bazen de kasidelerde yergi söz konusudur.
Gazelle aynı şekilde kafiyelenir.
Kafiye şeması:
---- a ----b ----c
---- a ----a ----a şeklindedir.
Aşağıdaki gibi belli bir yazılış kuralı (bölümleri) vardır.
Nesib-Teşbip (Tasvir yapılır.)
Girizgah (Asıl konuya girilir.)
Methiye (Esere konu olan kişi övülür.)
Fahriye (Şairin kendini övdüğü bölümdür.)
Tegazzül (Araya alınan gazeldir.)
Taç (Şairin adının geçtiği bölümdür.)
Dua (Allah’a, Peygamber’e dua edilir.)
En tanınmış kaside şairlerimiz: Nef’î, Bakî, Fuzûlî ve Nedim’dir.
Kasideler, işledikleri konulara göre isimlendirilir.
Tevhid: Allah’ın birliği ve yüceliğini anlatır.
Münacaat: Allah’a yalvarıp yakarmak için yazılır.
Naat: Hz. Peygamberi ve dört halifeyi öven şiirler.
Methiye: Devrin önde gelen kişilerini öven şiirlerdir.
Hicviye: Yöneticileri yermek (eleştirmek) için yazılan şiirlerdir.
Mersiye: Tanınmış bir kişinin ölümü üzerine yazılan şiirler.
Bahariye: Baharın güzelliklerinin anlatıldığı şiirlerdir.
Iydiye: Bayramları anlatan şiirlerdir.
Cülusiye: Padişahın tahta çıkışını anlatan şiirlerdir.
Şarkı
Ezgiyle okunan şiirlere İslam öncesi sözlü edebiyatta “Ir” adı verilirken halk edebiyatında “Türkü”, divan edebiyatında ise “Şarkı” adı verilmiştir.
Divan şiirinin ezgili söyleyişine en güzel örnekleri kazandıran şair, hiç kuşkusuz Nedim’dir.
Şarkı, Türklerin divan edebiyatına kazandırdığı iki nazım biçiminden biridir.
Bestelenmek amacıyla kaleme alınır.
Genellikle dörder dizeli bentlerle kurulur. Beş ya da altı dizeli bentlerden oluşan şarkılar da vardır.
Her bendin üçüncü dizesi miyan, her bendin sonunda tekrarlanan dize ise nakarat olarak adlandırılır.
Miyan, şarkının en dokunaklı ve en anlamlı dizesidir.
Genellikle aşk, sevgili, eğlence, ayrılık gibi konuların işlendiği şarkılarda bent sayısı 2 ile 5 arasında değişmektedir.
İlk bendin kafiye düzeni değişiklik gösterebilmektedir.
Genellikle kafiye düzeni: aaaa-bbba-ccca abab-cccb-çççb veya aAaA-bbbA-cccA şeklindedir. NOT: (A nakaratları ifade etmektedir.)
Türk edebiyatında şarkı adıyla yazılan ilk manzumeler, 17. yüzyılın sonlarında görülmektedir.
Divan edebiyatının en güzel şarkı örneklerini Nedim vermiştir.
Nedim’den sonra Şeyh Galip, Enderunlu Fâzıl, Enderunlu Vâsıf gibi büyük şairler de bu nazım biçimini kullanmış ve yaygınlaşmasında önemli rol oynamışlardır.