top of page

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin en önemli destan şairlerinden kabul edilen Fazıl Hüsnü Dağlarca, özellikle dil ve tarih bilinci açısından bakıldığında önemli temsilcilerinden biri olarak öne çıktı.

Asıl adı Mehmet Fazıl olan şair, İstanbul Ortaköy'de Taş Mektep Sokağı'nda Erzurumlu bir aileden gelen Süvari Yarbay Hasan Hüsnü Bey ve Konyalı bir ailenin kızı olan Kadriye Hanım'ın oğlu olarak 1914'ün ağustos ayında dünyaya geldi.


Babasının asker oluşu sebebiyle ilköğrenim yıllarında sürekli okul değiştirmek zorunda kalan Dağlarca, ilkokul 1. sınıfı Konya, 2. sınıfı Kayseri, 3, 4 ve 5. sınıfları Adana ve Kozan'da okudu.


Dağlarca, Tarsus ve Adana'da ortaokulu bitirdikten sonra Kuleli Askeri Lisesi'ne gönderildi ve 1933 yılında buradan 1935'te de Harp Okulu'ndan mezun oldu. Aynı yıl babasını kaybetti.


İlk şiiri "Yavaşlayan Ömür" 1932'de yayımladı

1936'da Atışokulu'nda çekilen kura sonucu Erzurum'a atanan Fazıl Hüsnü, Piyade Teğmen olarak Erzurum'da başladığı askerlik mesleğini, hemen sonra atandığı Iğdır ve Sivas illerinde, Orta Anadolu'da ve Trakya'nın birçok yerinde sürdürdü. 15 yıllık zorunlu hizmet süresini tamamladıktan sonra yüzbaşı rütbesinde iken 1950 yılında istifa ederek ordudan ayrıldı.


Dağlarca'nın 1927 yılında kaleme aldığı hikaye, Yeni Adana gazetesinde yayımlanan ilk yazısı oldu. 13 yaşında yazdığı bu hikaye ile adı geçen gazetenin öğrenciler arasında açtığı yarışmada birincilik ödülü kazanan Dağlarca'nın "Yavaşlayan Ömür" adlı eseri ise 1932 yılında İstanbul dergisinde yayımlanan ilk şiiri oldu.


Fazıl Hüsnü Dağlarca, "Aile", "Ataç", "Çağrı", "Devrim", "İnkılapçı Gençlik", "Kültür Haftası", "Türkçe", "Türk Dili", "Türk Yurdu", "Varlık", "Vatan", "Yeditepe", "Yücel", "Yenilik" ve "Yön" gibi dergi ve gazetelerde şiirlerini yayımladı.


23 destanıyla Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin en önemli destan şairi olarak kabul edilen Dağlarca, bu eserlerinde Malazgirt Savaşı'ndan İstanbul'un fethine, Çanakkale'den Milli Mücadele ve Bağımsızlık Savaşı'na kadar birçok zaferi anlattı.


Uluslararası Şiir Forumu tarafından "Yaşayan En İyi Türk Şairi" ilan edildi

Dağlarca, 1946'da Çakır'ın Destanı'nda 70. sayfada yer alan şiirle CHP şiir yarışmasında Cahit Sıtkı Tarancı ve Attila İlhan'ın ardından üçüncülük ödülünü alırken 1956'da Asu ile Yeditepe Şiir Ödülü'nü, 1957'de yayımlanan Delice Böcek'le Türk Dil Kurumu Ödülü'nü kazandı.


1968'de ABD Pittsburgh Üniversitesi International Poetry Forum (Uluslararası Şiir Forumu) tarafından "Yaşayan En İyi Türk Şairi" ilan edilen Dağlarca, aynı yıl Türkiye Milli Talebe Federasyonu Turhan Emeksiz Armağanı'nı kazandı.


Dağlarca, 1973'te Arkın Çocuk Edebiyatı Yarışması'nda üç şiir ile "Üstün Onur", 1974'te Yugoslavya'da Struga 13. Şiir Festivali'nde Altın Çelenk ödüllerine layık görüldü.


1974'te Milliyet Sanat Dergisi'nce yılın sanatçısı seçilen Dağlarca'ya, 1977'de Sivas Belediyesi tarafından kendisine "Sivas Hemşehrilik Beratı" verildi. Aynı yıl Horoz adlı eseriyle Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü'nü kazanan usta şair 1987'de TÜYAP 6. İstanbul Kitap Fuarı'nın "Onur Sanatçısı" seçildi.


Dağlarca'ya 1992'de Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü, 1995'te Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi.


İstanbul'da 1959'da Kitap Kitabevi'ni kurdu

1951 yılında Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğünde çalışmaya başlayan Dağlarca, 1953 ile 1959 yılları arasında Çalışma Bakanlığında iş müfettişliği görevinde bulundu ve 1960'ta emekliye ayrıldı.


Fazıl Hüsnü Dağlarca, 1959'da İstanbul Aksaray'da kurduğu Kitap Kitabevi bünyesinde 1969 yılında kadar yayın faaliyetlerini yönetti. Ayrıca Konur Ertop'un yazı işleri müdürlüğünde ilk sayısı Ocak 1960'ta çıkan ve Temmuz 1964 tarihine kadar toplam 43 sayı yayımlanan aylık Türkçe dergisini çıkardı.


1 Temmuz 1957’de toplanan 8. Dil Kurultayı'nda Türk Dil Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen Dağlarca, üç yılda bir toplanan sonraki kurultaylarda da aynı göreve tekrar seçildi ve 1980 yılına kadar bu görevini sürdürdü.

Dağlarca, Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin özellikle dil ve tarih bilinci açısından bakıldığında önemli temsilcilerinden biri olarak öne çıktı.


"Türk şiirinin büyük şairi" olarak tanımlanan Dağlarca, yaklaşık 20 gün zatürre tedavisi gördüğü Başkent Üniversitesi İstanbul Hastanesinde böbrek yetmezliği sonucu 15 Ekim 2008'de hayatını kaybetti.


94 yaşında vefat eden şair, 20 Ekim'de, Süreyya Operası'ndaki törenin ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi.


Usta şairin yaşamı boyunca kaleme aldığı şiirlerden bazıları şöyle:

"Havaya Çizilen Dünya", "Çocuk ve Allah", "Daha", "Çakırın Destanı", "Taşdevri", "Üç Şehitler Destanı", "Toprak Ana", "Aç Yazı", "İstiklal Savaşı-Samsun'dan Ankara'ya", "Sivaslı Karınca", "İstanbul- Fetih Destanı", "Anıtkabir", "Cezayir Türküsü", "Aylam", "Çanakkale Destanı", "Açıl Susam Açıl", "Kubilay Destanı" "Kınalı Kuzu Ağıdı", "Yeryüzü Çocukları."

Comments


bottom of page