top of page

Göktürk Yazıtları

Köktürklerden önceki zamanlardan elimizde hacimli eserler bulunmadığı için Köktürkler döneminden bize ulaşan bengü taşlar bizim ilk yazılı belgelerimiz olarak hatırda kalmıştır. Költigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk bengü taşları da bunlar arasında en önemli olanlarıdır. Taşlardaki işlenmiş ve edebi dil, yüzyıllardan beri kullanılan bir dilin izlerini taşımaktadır. Şiirsel bir ifade, yan ve mecaz anlamlarla zenginleşmiş kelime dünyası bunun açık birer delilidirler.

Bengü taşlardaki yazı 1893 tarihinde Danimar­kalı bilgin V. Thomsen tarafından çözülmüş ve okunmuştur. Yazının çözülmesiyle anıtların Türklere ait olduğu kanıtlanmıştır. 1825’ten beri Türkçenin en eski yazılı metni olarak bilinen Kutadgu Bilig’in yerini, 1893’te Köktürk bengü taşları almıştır. Böylece yazı dilimizin tarihi 337 yıl geriye gitmiştir.



Köktürklerden kalan Türkçe anıtlar, hanedanın 682’de kurulan ikinci dönemine aittir. Bu dönemden kalmış olan bengü taş ve yazıtlar şunlardır: Çoyr (687-692) Hoytu Tamir (717-720) Ongin (Işbara Tamgan Tarkan) (719-720) İhe-Huşotu (Köl İç Çor) (723-725) İhe-Aşete (Altun Tamgan Tarkan) (724) Bayın Çokto (Tonyukuk) (725-726) Birinci Orhun (Köl Tigin) (732) İkinci Orhun (Bilge Kağan) (735) İhe Nûr (730) Hangiday Köktürklerin birinci dönemine ait, bugüne ulaşan herhangi bir Türkçe metin yoktur. Çin kaynaklarından Köktürklerin birinci döneminde Türkçenin yazı dili olarak kullanıldığını kesin şekilde göstermektedir. Bizans kaynakları da İstemi Kağan’ın 567’de İstanbul’a gönderdiği elçilik heyetiyle birlikte İskitçe bir mektup yolladığını kaydederler. Bizans kaynakları, İskitlerden sonra karşılaştıkları Türk kavimlerinden uzun süre “İskit” diye söz ettikleri için buradaki İskitçe kelimesi de Türkçe olarak yorumlanmalıdır. Zaten o tarihte İskitler artık ortada yoktur. O hâlde Köktürklerin daha ilk hükümdarları zamanında Türkçeyi bir yazı dili olarak kullandıklarını söyle­yebiliriz.


GÖKTÜRK KİTABELERİ

Köktürkler döneminde taşlara yazılan yazılarla oluşturulan bir edebiyat oluşturulmuştur. “Taş üzerine yazı yazmak” fiili için Köktürkler biti-, ur-, tokı- fiillerini kullanmışlardır. Biti- fiili, Çince biet kelimesinden türetilmiş bir kelimedir. Biet, Çincede “fırça” anlamına gelmektedir. Yazıda fırça kullanan Çinliler, “yazmak” fiilini bu kelimeden yapmışlardır. Bitigçi, biti- fiilinden iki yapım ekiyle türetilmiş bir kelimedir; g ile “yazı” anlamında bitig yapılmış, oradan da -çi(n) ile “yazıcı” anlamında bir meslek ismi (bitigçi) türetilmiştir. Bu türevlerin ortaya çıkması için araştırmacılar biti- fiilinin 3-4. yüzyıllardan önce de kullanılmış olması gerektiğini vurgulamışlardır. Hatta Şinasi Tekin bit+i- fiilinin Türkler tarafından milât sıralarında türetilmiş olabileceğini düşünmüştür. Tokı- fiili, vurma sesini anlatan tok yansıma ismine dayanmaktadır. Tok ismine +ı- eki getirilerek tokı- fiili türetilmiştir. “vurmak” anlamındadır. Türkle­rin “(taşa) yazı yazmak” için “vurmak” anlamındaki ur- ve tokı- fiillerini kullanması, yazı yazma işleminin vurarak yapıldığını göstermektedir.

Orhun Yazıtları, 8. yüzyılın ilk yarısında Göktürk Devleti’nin kurulduğu Orta Asya’nın doğusundaki Orhun ve Selenga Irmakları boyunca dikilmiştir. Göktürk alfabesiyle yazılmış olan bu yazıtların bir yüzü Çincedir. Bu yazıtlar Göktürk Devleti’nin kurucularından Bilge Kağan, Kül Tigin ve Vezir Tonyukuk adına dikilen kitabelerdir. Bilim dünyasına ilk kez 1730 yılında İsveçli Strahlenberg tarafından tanıtılan bu yazıtlar, 1893 yılında Danimarkalı bilgin Thomsen tarafından okunmuştur. 

Göktürk harfleri ve yazıtları ilk kez Necip Asım (Yazıksız) tarafından 1899 yılında bir yazıyla tanıtılmış ve tamamı yine Necip Asım tarafından Türkçeye çevrilerek 1925 yılında yayımlanmış, daha sonra da, bulunan tüm yazıtları toparlayan Hüseyin Namık Orkun tarafından 1935-1941 yılları arasında dört cilt olarak “Eski Türk Yazıtları” adıyla basılmıştır.

Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir.

Yazıtların üçü çok önemlidir. İki taştan oluşan Tonyukuk 716, Köl Tigin (Kültigin) 732, Bilge Kağan 735 yılında dikilmiştir. Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan’ın ağzından yazılmıştır. Kültigin, Bilge Kağan’ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur.

Bengü Taş (Sonsuz Taş) Edebiyatı ürünleri olarak da adlandırılan Orhun Yazıtları’nı meydana getiren eserler şunlardır:

Tonyukuk Yazıtı: 724-726 yılları arasında dikilen Tonyukuk Yazıtı, Göktürk hanlarına vezirlik eden Tonyukuk tarafından yazdırılmış olup aynı boyda yan yana dikilmiş iki taştan ibarettir. Bu taşlar Orta Moğolistan’da Ulan Batur kentinin 50 km uzağındadır. Bu yazıtta Türk anı edebiyatının ve Türk tarihçiliğinin ilk temsilcisi olan Tonyukuk, içinde bizzat bulunduğu olayları ve döneminin tarihini yalın bir dille anlatmaktadır. Kültigin Yazıtı: 732 yılında Bilge Kağan tarafından küçük kardeşi Kültigin adına dikilmiştir. Kültigin’in kahramanlıklarını anlatan bu yazıt Bilge Kağan’ın ağzından yazılmış olmakla beraber, metinlerin yazarı, Yollug Tigin’dir. Tonyukuk Yazıtı’ndan 300 km uzaklıkta Orhun nehri yakınına dikilmiştir. Bilge Kağan Yazıtı: 735 yılında Bilge Kağan’ın oğlu tarafından dikilmiştir. Yazıtın üç yüzü Türkçe, bir yüzü Çince yazılmıştır. Düzenlemesi ve biçimi, Kültigin Yazıtı’nın benzeri olan bu yazıtta, Göktürklerin tarihi ve Bilge Kağan’ın, milleti için yaptıkları anlatılır. Bilge Kağan’ın ağzından yazılan bu yazıtın metni de Yollug Tigin’e aittir. Bilge Kağan Yazıtı, Kültigin Yazıtı’nın 1 km kadar uzağına dikilmiştir.

Comments


bottom of page