Orta Asya’da İslâmi Dönem ve İlk İslâmi Eserler
Türklerin Araplarla ilk karşılaşması 642 yılında İran hükümdarlarının sonuncusu Üçüncü Yezdicerd’in Toharistan’da yenilmesiyle gerçekleşmiştir. Daha sonra Türklerle Araplar, uzun süre mücadele etmişler. İki topluluk arasındaki mücadele Emevilerin Orta Asya’nın büyük kısmını ele geçirmesi ile neticelenmiştir. Yeni bir din ve kültür dairesinin içerisine giren Türkler, daha önce benimsedikleri Maniheizm ve Budizmden uzaklaşıp İslam medeniyeti dairesine dâhil olmaya başlamışlardır.
O zamana kadar Ceyhun nehrini geçmeye cesaret edemeyen Araplar, Emevilerin Horasan valisi Ubeydullah bin Ziyad zamanında, 674 yılında, Ceyhun’u geçip Maveraünnehir’de önemli Türk şehri Buhara’yı kuşattılar. Buhara melikesi Kabaç Hatun ağır vergiler karşılığında şehri kurtarabildi ve 2000 Türkü Ubeydullah bin Ziyad’ın ordusuna asker olarak vermeyi kabul etti.
Bu şekilde Emevilerle başlayan Türk Arap yakınlaşması onların ardından Abbasiler devrinde daha da ileri noktalara varmıştır. Çinliler karşısında Talas Savaşında verilen mücadelede Türkler Abbasilerin yanında yer almış, 751 yılında Talas Irmağı kıyılarında yapılan savaş Türk ve Arapların zaferi ile sonuçlanmıştır. Bunun üzerine Türklerle Araplar arasındaki mücadelelerin yerini ticarî münasebetler almış ve İslâm dini Türkler arasında yavaş yavaş tanınıp yayılmağa başlamıştır.
Türklerin kitleler hâlinde Müslüman olmaları özellikle 10. yüzyılda hız kazanmıştır. Karahanlı Devletinin sultanı Satuk Buğra Han 940 yıllarında Müslüman olmuş ve İslâmiyet'i resmi devlet dini olarak ilân etmiştir. Türklerin kitleler halinde Müslüman oluşları bundan sonra hız kazanmıştır.
Türkler İslamiyet dairesine girmeden önce de yazılı bir adebiyata sahiptirler. Bunlardan bir kısmı sözlü olarak yaratılmış ürünler olup, sonradan sözlü şekilleri halk kültüründe unutulmuş ancak bir devirde yazıya geçirilmiş ve bugüne yazılı olarak ulaşmışlardır. Oğuz Kağan Destanı, Dede Korkut Kitabı, Divanü Lügâti’t- Türk’teki bazı parçalar bunlardandır.
13. yüzyılda yaşamış, Rumeli’nin Türkleşmesinde büyük rolü bulunan Sarı Saltuk'un efsanevî hayatını anlatan Anadolu Türk destanlarından biri Saltukname’dir. Kırgız Türklerinin millî destanı olan Manas Destanı da İslâmî unsurlar taşıyan ilk destanlardandır.
İslâmî Türk edebiyatının bilinen ilk büyük eseri olan Kutadgu Bilig, 6645 beyit içeren manzum olarak yazılmış bir siyasetnâme kitabıdır. Kutadgu Bilig'in kelime anlamı mutlu olma bilgisidir.
Dîvânü Lügati’t-Türk, Türkçenin bilinen ilk sözlüğüdür. Kâşgarlı Mahmud tarafından 1072 Ocağında yazılmaya başlanmış, 1077 Ocağında bitirilmiştir. Mahmud, eserini Abbasî halifesi Ebü'l-Kasım Abdullah'a sunmuştur. Eserin adı "Türk dillerini toplayan kitap" anlamına gelmektedir. Kâşgarlı Mahmud, döneminin edebî dilinin sözlüğünü yazarken çeşitli Türk boylarının ağızlarına da yer vermiştir. Kaşgarlı Mahmud'un Dîvânü Lûgati't-Türk adlı eserinde madde başlarına verilen örneklerde yer alan dörtlüklerin bir araya getirilmesiyle tam metnini elde edebildiğimiz Alp Er Tonga destanından Kutadgu Bilig’de de bahsedilmektedir. Bu iki büyük kaynak Alp Er Tonga’yı Şehname’nin kahramanı Afrasyab ile birleştirmektedirler. Yüknekli Edib Ahmed bin Mahmud tarafından tahminen 12. yüzyılda yazılmış manzum bir öğüt ve ahlâk kitabı olan Atabetü’l Hakayık İslâmî devrin ilk eserlerindendir. İlk Türk mutasavvıfı Hoca Ahmed Yesevî'nin şiirlerinin toplandığı yazmalar olan Dîvân-ı Hikmet de yine bu dönemin ürünlerindendir.
Horasan ve Maveraünnehir bölgesinde 14. yüzyılda oluşmaya başlamış, 15. yüzyılın başlarında Timurlular zamanında en yüksek seviyesine ulaşmış ve 20. yüzyıl başlarına kadar devam etmiş olan Çağatay edebiyatı döneminde de yine İslâmî dönem ürünleri devam etmiştir. Çağatay Türkçesini kullanarak Çağatay Edebiyatını yaratan Ali Şir Nevayi, Ebul Gazi Bahadır Han başta olmak üzere devrin diğer şahsiyetlerinin oluşturduğu dönemin belli başlı eserleri şunlardır: Letafetnâme, Gül ü Nevruz, Mahzenü’l- Esrar, Muhakemetü’l Lugateyn, Şecere-i Terâkime, Şecere-i Türk, Babürnâme vb.
Comments