Saf Şiirin Özellikleri
Saf şiir anlayışı, şiirde dili her şeyin üstünde tutan sembolist estetikten hareketle ortaya çıkmıştır. Batı edebiyatında Paul Valery (Pol Valeri), Stephane Mallerme (Stefan Malermö) gibi şairler tarafından geliştirilmiştir.
Türk edebiyatında bu şiir anlayışının öncüleri Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı’dır. Cumhuriyet Dönemi’nde Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dıranas, Asaf Halet Çelebi, Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Osman Saba gibi sanatçılar saf şiir anlayışına göre şiirler yazmışlardır.
Saf şiir anlayışının başlıca özellikleri şunlardır.
İdeolojilerin çok baskın olduğu bir dönemde şiiri fikirden kurtarıp gerçek ve saf hâli ne ulaştırmaya çalışmışlardır.
Ölüm, aşk, yalnızlık, metafizik, tabiat sevgisi, yaşama arzusu gibi tüm insanlığı ilgilendiren temaları işlemişlerdir.
Şiirde didaktikten uzak durmuşlar, musikiden yararlanarak estetik tavrı öne çıkarmışlardır.
“Sanat, sanat içindir.” anlayışıyla şiir yazmışlardır.
İmge ve çağrışıma dayalı bir dil kullanmış; şiire özgü düşsel bir âlem kurmuşlardır.
Düzyazıya özgü ögelerden uzaklaşmışlar, biçim kaygısı ve mükemmeliyetçilik ilkesini ön plana çıkarmışlardır.
Her türlü ideolojik eğilimin dışında kalıp okurda sadece estetik haz uyandıracak şiirler yazmayı amaçlamışlardır.
Millî Edebiyat Dönemi’nde sadeleşen dil anlayışını benimseyerek Türkçeyi daha da zengin bir hâle getirmişlerdir.
Sembolist şairlerin görüş ve şiirlerinden etkilenmişlerdir.
Şiirde ahenge önem vermiş; söyleyiş tarzı, ritim, kafiye, aliterasyon gibi ses benzerliklerinden yararlanmışlardır.
Şiirde anlama fazla önem vermeyen şairler, hece ölçüsünü modern şiir geleneğine yaklaştırmışlardır.
Şiirselliği hece kalıplarında ya da ölçü ve uyağın gücünde aramamışlar, imgelere yönelmişlerdir.
“Şiiri soylu bir sanat” kabul eden şairler; şiiri anlaşılmak için değil duyulmak, hissedilmek için yazmışlardır.