Sebk-i Hindi Akımı
Kelimenin kökenine baktığımıza; "hindî" kelimesi, hinde ait demektir. "sebk" kelimesi ise bir şeyi eritme, kalıba dökme anlamlarıyla sözlüklerde yer alır. Edebi bir tür olarak ise ibârenin tarz ve tertibi anlamındadır. Dolayısıyla sebk-i hindî terkibi, Hint tarzı veya Hint yolu anlamında kullanılmaktadır.
Sebk-i hindî akımı İran, Azerbaycan, Hindistan, Afganistan, Tacikistan, ve Türkiye olmak üzere birçok ülkenin edebiyat sahalarında, yüzyıllardır etkisini göstermiş bir akımdır. Bu edebi tarz, İran şahlarının baskısı sonucu Hindistan'a gelen, bir kısmı Türk asıllı olan bir grup tarafından ortaya atılmıştır. Temsilcileri arasında ise Şevket-i Buharî, Sâib-i Tebrizî, Tâlib-i Âmûti, Urfi-i Şirâzi, Kelîmi Kâşânî gibi şahsiyetleri ön planda görmekteyiz.
Bu ekolün bizim edebiyatımızdaki etkileri XVII. ve XVIII. yüzyıllara dayanmaktadır. Bu tarzın bizim edebiyatımızdaki temsilcileri arasında ise Nâilî, Nebî, Fehim-i Kadim, İsmetî, Şehrî, Şeyh Gâlib gibi isimleri saymak mümkündür.
Akımın Özellikleri
Anlam Özellikleri
a) Mana
Bu akımda mana, sözden daha önemli kılınmıştır. Diğer üsluplara göre bu akımda son derece girift bir mana söz konusudur. Bu giriftlik, manadaki derinlik ve genişlikten kaynaklanmaktadır.
b) Hayâl
Sebk-i hindîdeki hayâl unsurları, klâsik şiirin dışında olduğundan farklı bir çizgi göstermiştir. Bu hayâller, bu ekolde olduğundan derinleşmiş, hayâl içinde hayâller meydana getirilmiştir. Dolayısıyla bu durum metnin anlaşılmasını oldukça güçleştirmiştir.
c) Isdırap
Dış âlemden iç âleme, insanın içine yönelme söz konusudur. İnsanın ıstırapları, çektiği acılar şiirin konusu içerisine girmiştir. Bu sebeple şiirde bu kavramı verici tarzda kelimeler çok sık kullanılmaktadır.
d) Mübalağa
Bir olayı ifade ederken bilinenin çok üstünde gösterme durumudur. Bu durumun beraberinde şiirin anlaşılmasını güçleştirici bir üslûp getirmiştir.
e) Tezat
Karşıt durumların birbiriyle olan ilişiğidir.
f) Yeni Mazmun
Buradaki mazmunun, telmih olmadığını vurgulamak gerekir. Mazmun her zaman telmih demek değildir; bir metnin içinde bir şeyi gizlemek demektir. Divan şiirinin kullanılmış mazmun kalıplarının dışında şairler daha önce söylenmemiş, kimse tarafından kullanılmamış yeni mazmunlar bulma çabası içine girmişlerdir. Zira "bikr-i mazmun" (daha önce söylenmemiş mazmun) bu şiirin önemli bir özelliği olmuştur.
g) Tasavvuf
Bu ekol içinde tasavvuf yoğun olarak işlenmiş ve tasavvufla beraber anlam örgüsü şiirde yine manayı güçleştirici unsurlardan biri olmuştur. Bu şairler tasavvufu bir amaç olarak görmemişler, sadece söylemek istediklerini ifade etmek için bir araç olarak kullanmışlardır.
Dil Özellikleri
a) Dilde İncelik
Hint tarzı şiirlerde dil ince, nazik ve süslüdür. Divan şairlerinden Şevket: "Söz ince, narin bir örtüdür; o kadar ince olmalıdır ki altındaki anlamı örtmesin; anlam olduğu gibi görünsün" demiştir.
b) Yeni Kelimeler
Şairler bu üslûpta aynen mazmunlarda olduğu gibi yeni kelimeler bulma çabası içine düşmüşlerdir. Bunda da orijinallik söz konusudur. Bazen bu kelimeleri seçerken lügatlerden da yararlandıkları olmuştur.
c) Tamlamalar
Bu üslûpta tamlamalara çok yer verilmiştir. Bazen bütün bir mısranın tamamıyla terkib içinde oluştuğunu görmek bile mümkündür.
d) Rediflerin Kullanılması
Sebk-i hindî ile yazılmış şiirlere bakıldığında, bu şiirleri diğer divan şiirlerinden ayıran diğer bir özelliğin, bu şiirlerde, "rediflere sıklıkla yer verilmesi" olduğunu görürüz.
Şevkuz ki dem-i bülbül-i şeydâda nihânuz
Hûnuz ki dil-i gonçe-i hamrâda nihânuz"
Neşâtî
Comments