Türk Edebiyatında Toplumcu Gerçekçilik
Türk Edebiyatında Toplumcu Gerçekçilik akımı 1930′lardan 1980′lere kadar özellikle roman alanında varlığını güçlü bir biçimde sürdürmüştür.
Toplumcu gerçekçi bakış doğrultusunda işçilerin, dar gelirlilerin dünyası, köydeki yaşam tarzı sunulmuş, köyden kente göçün ortaya koyduğu sorunlar, toplumcu dünya görüşüne uygun olarak sergilenmiştir.
1930′larda üretilen Anadolu insanının gerçeğini, toplumsal değişimle yaşanan sancıları anlatan öyküler ve romanlar, toplumcu gerçekçi edebiyatın kuruluşunun ilk örnekleri niteliğindedir.
Sabahattin Ali, özellikle Anadolu’ya yönelme ve ne anlattığı kadar nasıl anlattığına da önem veren nitelikli roman ve hikâyeleriyle toplumcu gerçekçilerin öncülerden biridir.
Toplumcu gerçekçi eser veren yazarların bir bölümü özellikle köy sorunlarına yönelmişlerdir. "Memleket Edebiyatı" çizgisinde ilerlediler.
1950′li yıllarda Köy Enstitülü yazarların çabalarıyla köy olgusu romanlarda daha farklı bir şekilde ele alınmaya çalışılmıştır. Köy Enstitülerinde yetişen köy kökenli yazarlar konularını daha çok toprağa bağlı insanların hayatlarından alan eserler yazmışlardır. Anadolu köy ve kasabalarına yönelmişlerdir. Mahmut Makal’ın 1950′de köy notlarını içeren “Bizim Köy” adlı kitabının yayımlanmasıyla, Fakir Baykurt ve Talip Apaydın gibi yazarların eserleriyle köye ve köy hayatına ilgi daha da artmıştır. 1960′lardan itibaren Fakir Baykurt, Kemal Bilbaşar, Yaşar Kemal gibi yazarlar köy – kasaba konularını işlemeyi sürdürürken Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin gibi yazarlar bir süre sonra kent insanının ve büyük kentin sorunlarını da ele alan konulara yönelmişlerdir.
Toplumcu Gerçekçi Yazarlar:
Başlangıçta Sabahattin Ali ve Sadri Ertem'in eserleriyle ortaya çıkan ve esasen Anadolu köy ve kasabalarının sorunlarını anlatan toplumcu-gerçekçi roman ve hikaye 1930'ların sonunda Kemal Bilbaşar ve Samim Kocagöz gibi yazarlarla alanını genişletmiştir. 1950'den sonra köy enstitüsü çıkışlı yazarlarla yaygınlaşan "köy romanı" bu dönemden sonra sosyalist düşüncenin etkisiyle ideolojik bir yön kazanarak gelişmeye devam etmiştir. Bu etki 1960'lı ve 1970'li yıllarda da devam etmiştir.
Yazarlar özellikle köylerdeki toprak kavgaları, ağa-köylü, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, öğretmen-imam çatışması, köyden kente göç ve sonuçları, dar gelirlinin sorunları ve geçim mücadelesi gibi konuları işlemişlerdir.
Realizm ve naturalizm akımlarının etkisinde kalan bu yazarlar yapıtlarını konuşma diliyle yazmış, kahramanlarını bölgesel ağızlarına göre konuşturmuş, güçlü tasvirler yapmışlardır.
Özellikle Batı Anadolu köylerindeki sorunları anlatan Samim Kocagöz'ün eserlerinin yanında Kemal Bilbaşar'ın Doğu Anadolu'daki ağa-köylü mücadelesini aşk ekseninde anlattığı "Cemo" adlı romanı da önemlidir.
Toplumcu gerçekçiler eserlerinde büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler ve sosyalizm üzerinde durmuştur.
Bu eserlerde siyasi ideolojiler ön plana çıkar.
Roman ve hikâyelerde çok sağlam bir kurgu görülmez.
Eserlerde köylü ağızlarına oldukça fazla yer verilmiştir.
Anadolu coğrafyası ve insanı, toplumdaki düzensizlikler, çatışmalar, köy gibi küçük yerleşim yerlerinin sorunları ağa-köylü, öğretmen-imam, zengin-fakir, halk-yönetici, güçlü-güçsüz, aydın-cahil ve büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler gibi konular üzerinde yoğunlaşmışlar.
Yazar okuyucuyu kendi doğrultusunda yönlendirmek ister.
Sanat eseri belli görüşleri ifade etmek için araçtır. Tezlidirler.
Halkı aydınlatmak düşüncesiyle bazı yazarlar bazı bölgeleri özellikle konu edinmiş.
Bu anlayışla eser veren başlıca yazarlar :
Sabahattin Ali, Sadri Ertem, Samim Kocagöz, Kemal Bilbaşar, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Necati Cumalı, Mahmut Makal, Fakir Baykurt, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Talip Apaydın, Abbas Sayar, Samim Kocagöz, Ercüment Ekrem Talu
留言