top of page

Yedi Güzel Adama Dair


Her biri Türk edebiyat ve düşünce tarihinde önemli etkiler bırakmış onlarca ismin yollarının aynı şehir ve aynı okulda kesiştiği, bugüne kadar yalnızca edebiyat tarihine ilgili az sayıda okurun bilgisindeydi. Başta Sezai Karakoç olmak üzere, Nuri Pakdil, Akif İnan, Rasim Özdenören, Alaaddin Özdenören, Erdem Bayazıt ve Cahit Zarifoğlu'nun Maraş merkezli başlayan ve sonraki yıllarda devam eden birliktelikleri Diriliş, Edebiyat, Mavera ve daha onlarca dergi gibi Türk edebiyatının unutulmaz dergilerini ortaya çıkarmış, bu isimler üzerinden bir neslin yetişmesini sağlamıştı. Şairler ve düşünce adamlarından oluşan bu Yedi Güzel Adam'ın bütünüyle şiirden hikâyesi hep bir ahenk içindedir.
Şimdi de Yedi Güzel Adamı, Güzel Adamları, kalbimizi tanır gibi tanıyalım.

Erdem Beyazıt (1939-2008)

'Büyüyen elimin üstüne koy elini / sana bir yürek vuruşu gibi belirli / gelen zamanı haber veriyorum'
Sezai Karakoç'u saymadığımız zaman Nuri Pakdil'den sonra Yedi Güzel Adam'ın yaşça en büyüğü olan Erdem Bayazıttır. Maraş'ta doğan Bayazıt, ilk şiir kitabı Sebep Ey'i dostlarının kurduğu Edebiyat Dergisi Yayınları'ndan çıkarmıştır. İlk kitabını, Risaleler ve Gelecek Zaman Risaleleri izlemiştir. Bayazıt, İran, Afganistan, Pakistan ve Hindistan'a yaptığı yolculukları da İpekyolundan Afganistan'a gezi-anlatı kitabında toplamıştır. Bir dönem Mavera Dergisi'nin yönetimini de üstlenen Bayazıt, milletvekilliği de yapmıştır. Bayazıt'ın 'Sana, bana ve ülkemin güzel insanlarına dair' adlı şiiri Başbakan Erdoğan tarafından da okunmuştu.

Nuri Pakdil (1934-2019)

'Kuşkusuz en etkili ve evrensel silah kelimedir, okumadığın gün karanlıktasın'
Türk edebiyat ve düşünce tarihinin en kendine mahsus ışıklarından biri o. 1934 yılında Maraş'ta doğmuş ve tüm yeryüzüne oradan dağılmış bir klas duruş sahibidir Pakdil. Edebiyat Dergisi ve Edebiyat Dergisi Yayınlarını kurmuş, onlarca önemli şair ve mütefekkirin yetişmesine vesile olmuş insana karşı insanı savunan bir derviş. Oyun, çeviri, deneme, gezi-izlenim ve şiir türünde de eserler veren Pakdil'in Batı Notları, Klas Duruş, Sukut Suretinde ve Derviş Hüneri kitapları görülmesi gereken eserler.
Nuri Pakdil: Sapımıza kadar İslam devrimcisiydik
'Yedi Güzel Adam olarak nitelenen bizler, gerçekten, övünmek gibi de olsun, olağanüstü bir arkadaş topluluğuyduk. Nuri Pakdil, devrimciliği, yenilikçiliği, çok modern bir anlatıcılığın vuruculuğunu; Akif İnan, eski edebiyatımıza vukufiyeti; Rasim Özdenören, hemen hemen aynı niteliklere haiz olmakla birlikte itidali; Erdem Beyazıt, Beyazıtoğullarının bey tavrını; Alaeddin Özdenören, şiirde ve tavırda deli fişekliği; Cahit Zarifoğlu, içimizdeki en artist kişiliği; Hasan Seyithanoğlu, arkadaşlarını kanatları altına alan baba tavrını temsil ediyordu.
İdeolojimiz ortaktı. Hepimiz sapına kadar İslam devrimcileriydik. Her zaman, yazmayı ve düşünceyi önceledik biz. Yazılı ve görsel basında yer alma, konuşmalar yapma, en azından benim için anlamlı gelmiyordu. Zamanla farklı kulvarlarda ilerleyenlerimiz oldu, ama herkes yapmak istediğini en iyi yapanlardandı. Öykü yazan iyi öykücü, şiir yazan iyi şair, deneme yazan iyi denemeci oldu. Bir olayın, bir kişinin, bir dönemin, bir eylemin belgesellere, filmlere konu olması, kuşkusuz çok önemlidir. Bu önemseme de: Şubat 1969 yılında biraraya gelerek çıkarmaya başladığımız 'Edebiyat' dergisinin çıkışında ve devamında bulunan arkadaşlarımızın, rahmetli Cahit'in şiirinden hareketle Yedi Güzel Adam olarak adlandırılmasından kaynaklanmaktadır. Kuşkusuz dergiyi çıkaran ve sürdüren arkadaşlarımız, adı geçen yedi kişiden ibaret değillerdi. Edebiyat'ta, daha onlarca kişinin emeği, alın teri ve fikri vardı.
O tarihte başlattığımız, özgünlüğü ve etkisi tartışılmaz Edebiyat Eylemimizin bir dizi filme konu olması, bu bakımdan da oldukça önemlidir. Ancak, oluşum süreçlerinde bulunmadığımız, katkımızın olmadığı, fikrimizin sorulmadığı ve tanımadığımız insanların gayretli çalışmaları ve yoğun emekleri sonucunda da olsa ortaya çıkacak istenmeyen ve olumsuz durumları kabullenmediğimizi belirtmek isterim.
Sinema sanatı yoluyla yapılmak istenenler de, gerekli özen gösterilirse kesinlikle, yazıdan daha önemli ve etkili sonuçlar doğurur. Bu yadsınamaz bir gerçektir. Her sanat çalışmasında olduğu gibi, sinema sanatında da gerekli özenin gösterilmediği ve özverili çalışmalar yapılmadığında, ortaya istenmeyen sonuçlar çıkabilir. İşte bu olumsuz sonuçları kimse kabullenmek istemez, bir sorumlu aranır.
Bir de şu var: bir sanat akımı ya da bir edebiyat, kültür akımı ele alınıp anlatılırken, bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşım benimsenmelidir. Kısmen ya da belli bir bölümü ele alındığında, gerçek amaca ulaşılmış olunmaz. Büyük yapımlar ve büyük yönetmenler kolaylıkla ortaya çıkmamışlardır. Ciddi, sabırlı, titiz ve uzun çalışmalar vardır her başarının ardında. TRT'nin yaptığı dizinin gelecek bölümlerinin daha kapsayıcı ve bütüncül bir bakış açısına kavuşacağını umut ediyor, diziyi ortaya çıkaran, emek veren herkesi kutluyorum.'

Rasim Özdenören (1940)

'Müslüman'ın antiemperyalist oluşu, basit bir siyasi tavır alış olarak okunmamalıdır'
Denemeci ve öykü yazarı Rasim Özdenören de Türk edebiyatının Maraşlı isimlerinden. Çözülme, Hastalar ve Işıklar ve Toz gibi hikâyelerinin yanı sıra Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı, Müslümanca Yaşamak ve Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti gibi onlarca düşünce kitabıyla hem yakın dönem Türk edebiyatının hem de düşüncesinin adından söz ettiren kalemlerinden biri. Yedi Güzel Adam'ın Nuri Pakdil'le birlikte hayatta olan ikinci kişisi. Usta yazar Özdenören halen Yeni Şafak'ta da yazmaya devam ediyor.

Ali Kutlay (1940-2008)

Öykü yazmaya lisede başlayan ve yine lisede aldığı ani bir kararla yazmayı bırakan bir öykücü Ali Kutlay. Ne kendisini tanıyoruz, ne kendisini tanıtacak eser bıraktı geride. Yedi Güzel Adam'la aynı lisede okumanın bile tarihe not edilmek için yeterli olduğunu Yedi Güzel Adam dizisiyle birlikte gördüğümüz bir isim Kutlay. Rasim Özdenören'i hikaye yazmaya teşvik eden kişi olması itibariyle de önemli.

Cahit Zarifoğlu (1940-1987)

'Halk aşksızsa sokaklar banka dükkanlarıyla doludur'
Yedi Güzel Adam şiirinin yazarı. Güzel adamların en yakışıklısı, en artisti, en şairi… Dünyadan en erken göçüp gideni… Ancak kısa ömrüne rağmen giderken arkasında döne döne okuduğumuz yüzlerce şiir, yüzlerce deneme, hikâyeler, çocuk oyunları, romanlar ve henüz çıkarken bile bir efsaneye dönüşen Mavera Dergisi'ni bırakmış yedi güzel adamın isim babası. 1967'de çıkan İşaret Çocukları kitabıyla büyük yankılar uyandıran Zarifoğlu, sırasıyla Yedi Güzel Adam, Menziller ve Korku ve Yakarış şiir kitaplarıyla Türk şiiri içinde kendine mahsus bir alan açabilen ender şairlerden biri.

Mehmet Akif İnan (1940-2000)

'Kim demiş her şeyin bitişi ölüm, destanlar yayılır mezarımızdan'
Akif İnan, Yedi Güzel Adam arasındaki en teşkilatçı isim. 1940 yılında Şanlıurfa'da doğan İnan'ın yolu aziz dostlarıyla Maraş lisesinde kesişir. 1960 yılında yine Maraş'ta Necip Fazıl'la tanışmış ve bu tarihten dokuz yıl sonra da Nuri Pakdil'le birlikte Edebiyat Dergisi'ni kuruluşunda yer almış. Hicret ve Tenha Sözler adlı şiir kitaplarının yanında Din ve Uygarlık ve Edebiyat ve Medeniyet Üzerine adlı deneme kitaplarıyla da düşünce yolculuğunu sürdüren İnan, ayrıca Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen sendikalarının da kurucu başkanlığını yapmış bir eylem adamıydı.

Alaeddin Özdenören (1940-2003)

'Gülüm gülüm / Bu kentin koynuna girdiğim günden beri / Cebimde ölümüm'
Rasim Özdenören'in ikiz kardeşi şair Alaeddin Özdenören, Cemal Süreya'nın 'şiir geldi kelimeye dayandı' dediği yerde az şiir yazmış ama her şeyi şiir olmuş bir başka güzel adam. Şiir ve yazılarını, Yeni İstiklal, Diriliş, Edebiyat, Mavera ve Ay Vakti gibi dergilerde yayınlayan Alaaddin Özdenören, Güneş Donanması ve Gide Gide Yalnızlık adlı şiir kitaplarının yanı sıra Batılılaşma Üzerine ve Devlet ve İnsan gibi deneme kitapları da bulunuyor.

Comments


bottom of page